bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası36
- anın görüntüsü18
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı36
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım10
- kekeme olan biri doktor olurmu8
- türkiyede çok abartılan arabalar16
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler19
- sözlük kızlarının don renkleri20
- kanınıza rengini verir misiniz15
- uzağı göremeyen insan8
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı19
- akrep burcu9
- bik bik moderatör olsun15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- patiswiss14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ali erbaş11
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi9
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği10
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
entry'ler (174)
ülkede inşaat sektörüne bakıyorsun almış başını gitmiş. en büyük sorun şehir planlaması çarpık, düzensiz, kuralsız ve kalitesiz yapılar. bunlara birde kredilere yaklaşık %150 faiz alınınca alım gücü de yerlerde olunca beklenen bir durum. birde konut ve ikamet amaçlı olan yapı inşa eden firmalar var ki hepsi batık durumda. demir, çimento, kum, çelik vb inşa malzemelerinin fiyatları almış başını gitmiş artık sektörün ayakta durması imkansız hale geldi.
ne yapalım istersin köpeğimizin altına bez mi bağlayalım, kıçına tıpa mı tıkayalım veya beton mu dökelim. dışarı tuvalete çıkardığımızda tuvaletini yaptığı yere asfalt mı atalım hafriyat mı indirelim ne yapalım mesela orada bırakalım da sonra sen veya biri üstüne basıp ağız üstü yere mi yapışsın. yoksa asıl derdin olan hayvan mı beslemeyelim ne yapalım.
kürdistan mı ? o ne ya? yok öyle bir şey bulunamadı. bu hayali kuran arkadaşınızı tokatlayın uyansın. biz tokatlarsak ebedi istirahate uğurlanır.
üzülerek söylemem gerekir ki (bkz: bir musibet bin nasihatten iyidir)
hayat müşterektir. her ne kadar ülkemizde büyük bir çoğunluğun aile yapısına bakıldığında hayat kısmını erkekler, müşterek kısmını kadınlar yaşıyor. çocukluktan başladı bu sorun hep dediler erkek ev geçirdirir eşine çocuğuna bakar, kadın evde oturur çalışmaz. 2019 yılına geldik hala bazı beyin yoksunları kadının çalışmasına karşı. bir çok gerici nedene bağlıyorlar bunu çok yazık, üstüne kadın ne yapıyor ki temizlik, çocuk, yemek, çamaşır bulaşık. yap hadi bir hafta bak bakalım ondan sonra bir daha ağzını açabiliyor musun. ama yok yapamazsın neden toplum sana yemek yapan erkek değildir, erkek temizlik yapmaz, erkek çamaşır asmaz, erkek çocuğun altını değiştirmez yemeğini yedirmez diye dayattı değil mi. ben öyle toplumun....
ne olacaktı babandan, dedenden ne gördüysen öyle yaptın ve öyle yapmaya devam edeceksin ve senin oğlunda aynı şeyi yapacak. işte bu yüzden hep kadınlar üzülecek yorulacak yıpranacak.
sen değiştir ki yarınlar değişsin eşin çalışıyor mu akşam yemek yapmayı bilmiyorsan bile masayı kur, yemek bitince tabakları makineye koy, bir akşam çamaşırları sen at sen as, elektrik süpürgesi tut ne kaybedeceksin ki. eşin çalışmasın gene yardım et sen bütün gün işte yoruldun o da evde yoruldu yardım et bütün sorunları birlikte omuzlayın o zaman görün farkı mutluluk bu kadar basit bunlar senin senede bir evlilik yıl dönümünde aldığın kıytırık çiçekten çok daha değerli inan bir şey kaybetmezsin yarın öbür gün oğlun görür o da bugün annesine yarın eşine yardım eder.
ne olacaktı babandan, dedenden ne gördüysen öyle yaptın ve öyle yapmaya devam edeceksin ve senin oğlunda aynı şeyi yapacak. işte bu yüzden hep kadınlar üzülecek yorulacak yıpranacak.
sen değiştir ki yarınlar değişsin eşin çalışıyor mu akşam yemek yapmayı bilmiyorsan bile masayı kur, yemek bitince tabakları makineye koy, bir akşam çamaşırları sen at sen as, elektrik süpürgesi tut ne kaybedeceksin ki. eşin çalışmasın gene yardım et sen bütün gün işte yoruldun o da evde yoruldu yardım et bütün sorunları birlikte omuzlayın o zaman görün farkı mutluluk bu kadar basit bunlar senin senede bir evlilik yıl dönümünde aldığın kıytırık çiçekten çok daha değerli inan bir şey kaybetmezsin yarın öbür gün oğlun görür o da bugün annesine yarın eşine yardım eder.
bende hep karşıydım özel hastanelere ne zaman çocuk oldu anladım devlet hastanelerinden bir bok olmayacağını.
devlet hastanesinde sıkıntı ilk başta sıra almakla başlıyor, sıra dediysem gişede işlem yaptırmak için sıra direk randevu değil hadi şans eseri istediğin tarihe aldın kendini şanslı hissediyorsun ama olaylar bundan sonra başlıyor.
gidiyorsun gişede bekliyorsun orada işlerini hallettin geçiyorsun doktorun kapısına. çocuk için gelmişsin normal rutin kontrol veya bir rahatsızlık için ama kapının önü deli gibi kalabalık, havasız gürültülü. başlıyorsun beklemeye....
araya girenler, bir şey soracağım diyenler, başka personelin getirdiği sıra almamış yakınları derken sıra sana geliyor. içeri giriyorsun havasız, kışın soğuk yazın sıcak bir oda doktor kafasını kaldırmadan soruyor " neyi var " ( burada doktorunda yapacak bir şeyi yok çünkü günde bakması gereken hastanın 2 katı kadar hasta bakıyor) " rutin kontrol, 3 ay sonra gelin demiştiniz " diyorsun. tanımıyor ( çok normal ), keşke gelmeseydin bir şeyi yoksa bile artık olacak hastalık kol geziyor bu koridorlarda dercesine bakıyor. uyku-yeme düzeni ve yaşıyla orantılı bir kaç soru soruyor cevaplıyorsun. " tamam, 3 ay sonra gelin" diyor. çıkıyorsun gidiyorsun.
akşamına daha bakmışsın çocuk hasta. o havasız berbat ortamdan kapmış bir şeyler. tekrar hastaneye götürsen dert, götür mesen dert.
özel hastanede ise arıyorsun tak randevuyu veriyor. gişeye gidiyorsun katkı payını ödüyorsun geçiyorsun doktorun kapısına. verilen saat en fazla 5-10 dakika sarkıyor. içeri giriyorsun sürekli aynı doktora rutin kontroller için gidiyorsan tanıyor sen daha bir şey söylemeden hemen alıyor çocuğu başlıyor kontrollerine detaylı güzel bir kontrol sonrasında boy kiloya bakıyor. " uyku- yeme düzenini soruyor sıkıntı varsa tavsiyelerde bulunuyor, bu yaşlarda böyle olur şöyle olur diye anlatıyor, şunlara dikkat edin diye uyarıyor, biz soruyoruz o bize detaylı bir şekilde güzel güzel anlatıyor. çocuk doktordan korkmasın diye ona sevimlilik yaparak ( bazen şarkı söyleyerek, bazen ilgisini çekecek sesler mimikler yaparak) muayene edip bizleri yolluyor. 3 ay sonra görüşürüz diyor.
belki biz biraz şanslıyız doktor bakımından ama neden bütün hastaneler bu standartlarda olmasın çok mu zor bunları yapmak, çok mu zor doktorlara bıkkınlık vermeden daha güzel ortamlar sağlanmak. sağlık, eğitim, barınma, yaşama gibi temel haklar neden ülkemizde pek önemsenmiyor veya en güzel şekilde sağlanamıyor.
devlet hastanesinde sıkıntı ilk başta sıra almakla başlıyor, sıra dediysem gişede işlem yaptırmak için sıra direk randevu değil hadi şans eseri istediğin tarihe aldın kendini şanslı hissediyorsun ama olaylar bundan sonra başlıyor.
gidiyorsun gişede bekliyorsun orada işlerini hallettin geçiyorsun doktorun kapısına. çocuk için gelmişsin normal rutin kontrol veya bir rahatsızlık için ama kapının önü deli gibi kalabalık, havasız gürültülü. başlıyorsun beklemeye....
araya girenler, bir şey soracağım diyenler, başka personelin getirdiği sıra almamış yakınları derken sıra sana geliyor. içeri giriyorsun havasız, kışın soğuk yazın sıcak bir oda doktor kafasını kaldırmadan soruyor " neyi var " ( burada doktorunda yapacak bir şeyi yok çünkü günde bakması gereken hastanın 2 katı kadar hasta bakıyor) " rutin kontrol, 3 ay sonra gelin demiştiniz " diyorsun. tanımıyor ( çok normal ), keşke gelmeseydin bir şeyi yoksa bile artık olacak hastalık kol geziyor bu koridorlarda dercesine bakıyor. uyku-yeme düzeni ve yaşıyla orantılı bir kaç soru soruyor cevaplıyorsun. " tamam, 3 ay sonra gelin" diyor. çıkıyorsun gidiyorsun.
akşamına daha bakmışsın çocuk hasta. o havasız berbat ortamdan kapmış bir şeyler. tekrar hastaneye götürsen dert, götür mesen dert.
özel hastanede ise arıyorsun tak randevuyu veriyor. gişeye gidiyorsun katkı payını ödüyorsun geçiyorsun doktorun kapısına. verilen saat en fazla 5-10 dakika sarkıyor. içeri giriyorsun sürekli aynı doktora rutin kontroller için gidiyorsan tanıyor sen daha bir şey söylemeden hemen alıyor çocuğu başlıyor kontrollerine detaylı güzel bir kontrol sonrasında boy kiloya bakıyor. " uyku- yeme düzenini soruyor sıkıntı varsa tavsiyelerde bulunuyor, bu yaşlarda böyle olur şöyle olur diye anlatıyor, şunlara dikkat edin diye uyarıyor, biz soruyoruz o bize detaylı bir şekilde güzel güzel anlatıyor. çocuk doktordan korkmasın diye ona sevimlilik yaparak ( bazen şarkı söyleyerek, bazen ilgisini çekecek sesler mimikler yaparak) muayene edip bizleri yolluyor. 3 ay sonra görüşürüz diyor.
belki biz biraz şanslıyız doktor bakımından ama neden bütün hastaneler bu standartlarda olmasın çok mu zor bunları yapmak, çok mu zor doktorlara bıkkınlık vermeden daha güzel ortamlar sağlanmak. sağlık, eğitim, barınma, yaşama gibi temel haklar neden ülkemizde pek önemsenmiyor veya en güzel şekilde sağlanamıyor.
evet her şey çok güzel olmadı.
bankamatik memurlarına, bir boka yaramayan vakıflara, yattığı yerden maaş alan memurlara, millete değil kişiye hizmet edenlere, avantadan ihale alanlara, üç kuruşluk için milyonlara yapanlara tabi her şey çok güzel olmadı. yaranız bundandır.
bankamatik memurlarına, bir boka yaramayan vakıflara, yattığı yerden maaş alan memurlara, millete değil kişiye hizmet edenlere, avantadan ihale alanlara, üç kuruşluk için milyonlara yapanlara tabi her şey çok güzel olmadı. yaranız bundandır.
5816 sayılı kanun ne der : "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir."
şimdi bu kanun neden bir tarafınıza batıyor anlamış değilim. heykel büst abide veya kabire zarar vermek mi istiyorsun yoksa atatürk'ü eleştirmek mi ? eleştirmek hakkın ( küfür ve hakaret etmeden bu herkes için geçerli ). ancak senin amacın farklı herkes biliyor yukarıda da görüyoruz zaten. o yüzden bu kanunun değişmesi demek ülkede büyük olayların olması demektir. herkesin değerleri var bizim " türk milleti olarak " en büyük değerlerimizden biri atatürk bu yüzden çok can yanar çok olay çıkar. bu kanunu kaldırmak "güven" "özveri " " tecrübe" ister varsa kaldırsınlar görelim.
şimdi bu kanun neden bir tarafınıza batıyor anlamış değilim. heykel büst abide veya kabire zarar vermek mi istiyorsun yoksa atatürk'ü eleştirmek mi ? eleştirmek hakkın ( küfür ve hakaret etmeden bu herkes için geçerli ). ancak senin amacın farklı herkes biliyor yukarıda da görüyoruz zaten. o yüzden bu kanunun değişmesi demek ülkede büyük olayların olması demektir. herkesin değerleri var bizim " türk milleti olarak " en büyük değerlerimizden biri atatürk bu yüzden çok can yanar çok olay çıkar. bu kanunu kaldırmak "güven" "özveri " " tecrübe" ister varsa kaldırsınlar görelim.
hani marjinal bizdik.
soran olursa chpkk dersiniz kim bilecek kim anlayacak.
Rezillik resmen daha açılmamış üniversiteden diplomam var diye ortalıkta dolaşmak, resmi kayıtlarda lise mezunu yazarken ben üniversite mezunuyum demek, üniversitenin arşiv kayıtlarından böyle bir öğrenci bilgisi çıkmaması, diplomayı onaylamaya götüren şoförün hafıza kaybı yaşaması ve onaylayan notere soruşturma açılması gibi olaylarla gün yüzüne çıkan rezillikler resmen...
Dur dur dur ben karıştırmışım o bu değildi yaaaa... Pardon gençler yanlış alarm.
Dur dur dur ben karıştırmışım o bu değildi yaaaa... Pardon gençler yanlış alarm.
ülkede s....... canlı-cansız varlık kaldı mı?
ekrem imamoğlu kazanınca gerekçeli karar ile " halka değil kişiye hizmet etmekten " işten çıkaracaksın hepsini ortalık ayağa kalkacak miting yapanları işten çıkardı diye. çıkarmayacaksın altına kazacaklar. yok yok temizleyeceksin bunları başka türlü huzur yok.
ak-it yazarlarına ve okuyucularına sorarım aşağıda yer alan ak sarayın maliyeti.bunu yazabilen veya bunu sorgulayan var mı aranızda.
* Peyzaj ve Bitki Maliyeti: 2 milyar 500 milyon TL
* Peyzaj Bakım Maliyeti: 108 milyon TL
* Yüksek Güvenlikli cam maliyeti (22.000 metrekare üzerinden): 701 milyon TL
* 4.000 metrekare halı maliyeti: 1 milyon 200 bin TL
* Aylık elektrik gideri: 1 milyon 200 bin TL
6 aylık soğutma gideri 3 milyon 600 bin TL
Isıtma gideri-doğalgaz (6 aylık): 10 milyon TL
* Güvenlik maliyeti-altyapı ve kameralar: 50 milyon TL
* 1 yılık temizlik maliyeti: 104 milyon TL
* Asansör Maliyeti (81 asansör): 30 milyon TL
* Çakıl taşı maliyeti (490 ton): 1 milyon 500 bin TL
* Altın varaklı bardak maliyeti (adet): Bin TL
* Klozet maliyeti (5 – 7 – 10 bin) ortalama 500 klozetten: 3 milyon 600 bin TL
* 1 m² ipekli duvar kağıdı: Bin TL
* Saray etrafı yol ve kavşak maliyeti: 60 milyon TL
* Yüksek güvenlikli kasa: 100 bin TL
* Ultra ViP sinema: 300 bin TL
* Tek mevsimde mevsimlik çiçek alımı: 400 bin TL, mevsimlik: 1 milyon 600 bin TL
* Proje bedelleri (asgari): 500 milyon TL
* Asansörlerin aylık bakımı: 200 bin TL / aylık bakımı 2 milyon 400 bin TL
* 80 metrekare yüzme havuzu mekanik aksamı: 225 bin TL
* Sauna, spa hamam, jakuzi birim metrekare maliyeti: 9 bin TL
* Sıcak su maliyeti (yıllık): 2 milyon TL
* Balo Salonları için 4000 m² parke: 3 milyon 200 bin TL
* Mobilyalar (idari personel için, ana bina ve konut hariç): 16 milyon TL
* Avize 200 adet (yuvarlak merdiven üstü): 35 milyon TL
* 150 adet (çift kanatlı kapı tanesi 170 bin lira): 100 milyon TL
* Toplantı odası maliyeti (Genius marka bir koltuk tanesi 7 bin avro): 1 milyon 200 bin TL
* Tik ağacı kaplama 1m²si 500 avro: 200 milyon TL
* Bahçe Duvarları (çevresi 550 metre): 20 milyon TL
* Konut mutfak 650 metrekare: 6 milyon 500 bin TL
* Yıkılan Orman Genel Müdürlüğü lojmanları için yeni lojman alımı: 11 milyon 500 bin TL
* Sarayda fasıl için kullanılan masa ve sandalyelerin maliyeti: 6 milyon 500 bin TL
* Sarayda kullanılan bizassa cam mozaik: 9 bin TL
* Saray çatı yüzeyi yaklaşık 35 bin metrekare: 85 milyon TL
* 1 Aylık, elektrik, doğalgaz, peyzaj bakım, ısıtma, soğutma vb. giderleri: 21 milyon TL.
* Peyzaj ve Bitki Maliyeti: 2 milyar 500 milyon TL
* Peyzaj Bakım Maliyeti: 108 milyon TL
* Yüksek Güvenlikli cam maliyeti (22.000 metrekare üzerinden): 701 milyon TL
* 4.000 metrekare halı maliyeti: 1 milyon 200 bin TL
* Aylık elektrik gideri: 1 milyon 200 bin TL
6 aylık soğutma gideri 3 milyon 600 bin TL
Isıtma gideri-doğalgaz (6 aylık): 10 milyon TL
* Güvenlik maliyeti-altyapı ve kameralar: 50 milyon TL
* 1 yılık temizlik maliyeti: 104 milyon TL
* Asansör Maliyeti (81 asansör): 30 milyon TL
* Çakıl taşı maliyeti (490 ton): 1 milyon 500 bin TL
* Altın varaklı bardak maliyeti (adet): Bin TL
* Klozet maliyeti (5 – 7 – 10 bin) ortalama 500 klozetten: 3 milyon 600 bin TL
* 1 m² ipekli duvar kağıdı: Bin TL
* Saray etrafı yol ve kavşak maliyeti: 60 milyon TL
* Yüksek güvenlikli kasa: 100 bin TL
* Ultra ViP sinema: 300 bin TL
* Tek mevsimde mevsimlik çiçek alımı: 400 bin TL, mevsimlik: 1 milyon 600 bin TL
* Proje bedelleri (asgari): 500 milyon TL
* Asansörlerin aylık bakımı: 200 bin TL / aylık bakımı 2 milyon 400 bin TL
* 80 metrekare yüzme havuzu mekanik aksamı: 225 bin TL
* Sauna, spa hamam, jakuzi birim metrekare maliyeti: 9 bin TL
* Sıcak su maliyeti (yıllık): 2 milyon TL
* Balo Salonları için 4000 m² parke: 3 milyon 200 bin TL
* Mobilyalar (idari personel için, ana bina ve konut hariç): 16 milyon TL
* Avize 200 adet (yuvarlak merdiven üstü): 35 milyon TL
* 150 adet (çift kanatlı kapı tanesi 170 bin lira): 100 milyon TL
* Toplantı odası maliyeti (Genius marka bir koltuk tanesi 7 bin avro): 1 milyon 200 bin TL
* Tik ağacı kaplama 1m²si 500 avro: 200 milyon TL
* Bahçe Duvarları (çevresi 550 metre): 20 milyon TL
* Konut mutfak 650 metrekare: 6 milyon 500 bin TL
* Yıkılan Orman Genel Müdürlüğü lojmanları için yeni lojman alımı: 11 milyon 500 bin TL
* Sarayda fasıl için kullanılan masa ve sandalyelerin maliyeti: 6 milyon 500 bin TL
* Sarayda kullanılan bizassa cam mozaik: 9 bin TL
* Saray çatı yüzeyi yaklaşık 35 bin metrekare: 85 milyon TL
* 1 Aylık, elektrik, doğalgaz, peyzaj bakım, ısıtma, soğutma vb. giderleri: 21 milyon TL.
neden yok çünkü şu haliyle biyografi , eğer üniversite yıllarına yer verselerdi masal olurdu.
muasır medeniyet için sen şimdi akp den medet mi umuyorsun ? hey maşallah aklı yok fikri var.
üniversite mezunu olmadan cumhurbaşkanı olmak kadar vahim değil.
popeyes şok, popeyes şaşkın, hisseleri marka değeri yerle bir ne yapacağız diye ultra acil koduyla üst düzey yöneticiler toplantı halinde bütün şubelerde çalışanlar diken üstünde her an bittik kapatıyoruz diye acil kodlu bir mail alabiliriz diye.
verdiği kaynağa bakınca ne kadar sallama bir haber olduğunu gördüm evladım sizi böyle böyle senelerce kütür kütür yediler uyanın artık ne bitmez bir kış uykusuymuş.
her pis işe karışan hatta karışmayı geçtim adı geçen siyasetçi bırakmalı ama o zaman siyasetçi kalmayacak belki o zaman daha iyi olacak halk gerçekten kendi kendini yönetecek.